YİNE GELDİ AŞK ELÇİSİ YİNE DOLDU MEYDANIMIZ

Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Mustafa Tatçı Kahramanmaraş’ta bir konferans verdi.  Yoğun ilgi gören konferans hakkında Kahramanmaraş’tan Tuba Türkan bilgilendirdi.

Tuba Türkan
Kahramanmaraş'tan ABAD Blog için bildirdi.
30.01.2022

Türk tasavvuf geleneğimizde seyahatlerin, mihmandarlığın ayrı bir önemi ve yeri vardır. Asırlardır Anadolu, tasavvufi neşvenin kaynağı olan erenleri misafir etmiş onların gönül dünyalarından istifade etmişlerdir. Yunus Emre Hazretleri de ömrünün bir bölümünde şeyhi Tapduk Emre ile beraber Anadolu ve çevresinin farklı illerini gezmiştir.

Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Görevlisi Mustafa Tatçı Hocamızın Kahramanmaraş’ta düzenlediği Yunus Emre okulunun üçüncüsü 29 Ocak 2022’de Kahramanmaraş halkının katkısıyla gerçekleşti. Katılımcıların yoğun ilgisi ile 2.5 saat süren konuşmada Tatçı hoca kendine has üslubuyla Yunus Emre’nin aşk ve irfan anlayışını menakıbı üzerinden anlattı. Tasavvufun yıllardır sadece akıl ile öğrenilecek bir mevzu olmaktan çıkması gerektiğine; yaşanılan ve ehlinden, sağdan sağa, gönülden gönüle aktarılan bir ledün ilmi olduğuna dikkat çekti. Tatçı hoca Yunus Emre’nin seyahatlerinden ve bu seyahatler sonunda nasıl “Bizim Yunus” olduğundan bahsetti, Yunus’un nasıl Bizim Yunus olduğunu;

“Yunus da diğer tüm yol ehli gibi seferdedir. Önce enfüste, içerde sonra afakta, dışarda bir seferdir bu. Aslında tüm sefer Taptuk’a ve nihayetinde insanın kendinedir. Zira insan-ı kamil külli vücuttur. Alemdeki bütün isimlerin kendisinde tecelli ettiği vücuttur. Yunus’un Bizim Yunus olabilmesi için o külli vücuda dahil olması gerekir. Taptuk “bizim” dediğinde artık Yunus’un vücudunu yutmuş kendine katmıştır. Yunus’un “Benden benliğim gitti, hep mülkümü dost tuttu.” dediği yerdir burası. Tüm varlığın hakka ait olduğunu insanın da müstakil bir varlığının olmadığı, kendi vücudunun da hakkın vücuduna dahil olduğunu idrak ettiği yer. Bu idrak bir seyir, bir yolculuk sonrasında oluşur. Yolcu ya halvette ya da seyahatte açılır, vahdeti, aslında tüm varlığın dosta ait olduğunu idrak eder. Yunus “gezdim Urum ile Şamı yukarı illeri kamu” diyerek anlattığı seyahatlerinde bu idrake ulaşır.

Sonrasında baba Taptuk nurunu gezdiği yerlere saçar. Tasavvuf bilgisi kitabi bir bilgi değildir. tasavvuf ehli gönül okur ve dokur. Yunus Taptuk’un suflörüdür. Her zaman ehlullahtan kelam tecelli etmez. Bir Taptuk bin Yunus yetiştirir içlerinden bir tanesi konuşur. Fakat tüm Hızırı’ların gezdiği yer yeşillenir. Konuşarak, bazen de ayak basarak, insanların içinde dolaşarak, nazar derek, davranışları ile, hali ile yanan gönüllere su serperek yapar bunu Hızır.”” cümleleriyle anlattı.

Diğer Yazıları

YERYÜZÜNDE YALINAYAK

İçten dışa, dıştan içe; seferlerimiz... Yeni yılın ilk yazısı Leyla İpekçi'nin kaleminden. Dünya, bütün hikayemiz burada, yol arkadaşlığımız. Çıkıp gidemeyeceğimiz içimiz dışımız. Kimine cife, zindan, cehennem. Kimine cennet. Kimine ateş [...]

BENLİK KİBRİ; ÖĞRENMENİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL

Ben bilirim egosu. Bilmeyi kartvizite, unvana, diplomaya, sertifikaya sıkıştırmak.  Kendimizi bilmekten, varlığa faydalı olmaktan çok adımızdan söz ettirmek, unvan, itibar, makam için  öğrenmek. Leyla İpekçi öğrenmenin, bizi aslımızla sürekli irtibat [...]

ÖĞRENMEK KALPTEN KALBE GEÇİŞTİR

ABAD Blog'da Genç Bilgeler diye bir köşemiz var. Leyla İpekçi'nin iki yıl önce kaleme aldığı ama hala dün yazılmış gibi güncelliğini koruyan bu çok önemli yazı dizisinden derlenen kesitler işte [...]

ÇÜNKÜ HARFLERDE “İNSAN” SAKLIDIR

"Yazarken hep sevdiğimle beraber olmak için yazarım. Aşk duygumun tecellisi bu yüzden yazmakla zuhur eder. Yıllar içerisinde dünyaya, hayata ve insanlığa dair en dip manâları hep kalemimin ucundan sayfalarıma indirdikçe [...]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir