UYUR İDİK UYARDILAR

 

Pir Sultan’ım eydür şunda
Çok keramet var insanda
O cihanda bu cihanda
Ali’ye saydılar bizi

Zülküf Oruç
ABAD Blog için yazdı.
28 Ekim 2021

İnsan zihni katman katman. Her bir katman diğerine örtü. Soğan misali. Dıştaki içtekini saklıyor. Hayal ummanına haddü kenar yok. “Sen bu evin kapusın henüz bulup açmadın, İçindeki kenz-i bî-pâyânı, hadsiz hududsuz, hesaba kitaba sığmayan hazineyi arzularsın.” diyor Mısri babamız. Evin kapısı kapalı. Kapıyı çal, “kim o” derlerse ne dersen de “ben” deme. Ne bileyim ben, bir şeyler de işte. Kelin dermanı olsa başına sürermiş.

 

Bak açtıranlar ne demiş?

Açtırdım kapıyı, girdim içeri
Aklımı başımdan aldı o peri
Dedim sende buldum halis cevheri
Dedi yok yok bir mehenge sür beni.

Yani, yanisi yok. Kapıyı açtırınca, periyi bulunca, kaldıysa aklın karışmasın. Sus. Aman çenen düşmesin.

 

“Dinle neyden” diyor büyükler ya da “işitin ey yarenler.” Oku! nidası var kitabın evvel emrinde. Kulağını dört aç. Uyan ey gözlerim gafletten uyan. “İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar” diyor adı görklü Mustafa. Onun yüzü suyu hürmetine uyan.

 

Çok yemek uyku yapar, çok yeme. Alışkanlıklar, konfor, iş, güç, oyalar insanı. Geçici cennetler, uçmaklar. Suretler. Bak ne diyor Yunus Babamız. “Aşık mı diyem ben ona, Tanrı’nın uçmağın seve, Uçmak dahi tuzak imiş, mümin canları tutmaya.” Tutulma. Alışma. Yol bitti, menzil buymuş deme. Ben bu işten bir şey anlamadım deme. Gidecek yol var. İçi var içi var. İçte durma, içe var.

Kitle kültürü uyutur. Antidepresanlar, ağrı kesiciler, diziler, markalar, dövizler, dolarlar, bitkoinler, alışverişler, kariyerler, diplomalar, kadro dereceler, unvanlar, sosyal medyalar, paylaşımlar, takipçiler, beğeniler, nutuklar, bitmek bilmez toplantılar, komisyonlar, sempozyumlar, paneller, seçimler, demokrasiler, koltuklar, atamalar, nakiller, pembe yalanlar, hatta inanmayacaksın ama kitaplar… bazan en çok kitaplar uyutur. İki sayfa okuyunca uyursun. Uyuma. Kulağın kirişte olsun.

 

Dost uyutmaz, ismini sayıklamak uyutmaz, yara uyutmaz, tuz uyutmaz, çığlık, bebek ağlaması, ezan, gazel, uzun hava, rüzgar, dalga sesi, ahu göz, hilal kaş, Yusuf kokusu, ayrılık hüznü bunlar uyutmaz.

 

Uyku haindir, uyandım dersin, seni içine çeker. “Sıcak yatak” der, “azcık uyu” der, “ne olacak” der, “bunca uyanık kaldın ne oldu” der, “herkes uykuda bir sen misin…” der, elinden geleni yapar, diline geleni der. Dokuz dereden su getirir. Kanma, uyuma. Hep uyanık kalana kadar uyuma. Sınırda nöbet tutar gibi, hasta ananın başında bekler gibi…

 

Bazan uyandırır dedikleri de zamanla uyutur. Uyanık ol. Mesela inanç, sorgulanmayan, tazelenmeyen kabuk bağlayan, ezberleşen iman da uyutur. Ritüelleşirse, alışkanlık yaparsa, hırkaya, kelama, unvana, çıkara, kimliğe, binaya, alışverişe dönüşürse derin uyutur. Nemli uykulara doyamazsın.

 

Uyuma kurban olduğum. Gidecek yolun var daha. Uyuma…

Diğer Yazıları

DURUN! YAPMAYIN!

Han da açıkça söylemiyor ama o da az bir durun diyor, “bu çağın insanı kendi kendinin işkencecisi, toplama kampını sırtında taşıyor derken.” Şiddetin topolojisi derinin altındaki bir uzama doğru ilerliyor. [...]

İPEKÇİ’NİN MAYASI; KAPANMAZ YAĞMURUN AÇTIĞI YARALAR ÇOCUKLARDA

“İnsan sevdiğine kendisini belki kullandırır ama sevdiğini asla kullanmaz." Maya'dan payıma düşen cümle... Maya 24 yaşında. 11 kez basıldı. Okundu, okunacak. Kırık kalpli çocuklar olduğu müddetçe, kalbi kırık çocuklar büyüdüğü [...]

TRANSHÜMANİZM: YERYÜZÜNDE CENNET MÜMKÜN MÜ?

Modernliğin müphemlikle başı hoş değil. Tropikal ormanlardan okyanuslara, kutuplardan, uzayın derinliklerine, canlı türlerinden insan beyninin kıvrımlarına bilinmeyen, açık seçik olmayan her şey modern insan için tekinsizdir. Tüm bu belirsizlik bilimin [...]

KAHRAMANIN YOLCULUĞU; BİR “OSMANCIK” OKUMASI

Tarık Buğra’nın aslında tarihi bir biyografi olan, milli edebiyatımızın nitelikli bir örneği olarak görülen Osmancık romanını evrensel bir gözle, insanın kendilik arayışına dair bir anlatı, kahramanın yolculuğu olarak da okumak [...]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir