Dün ağaç diktik, toprakla hem hal olduk. ABAD’a ne kadar teşekkür etsek az. Üstümüz başımız, ayakkabımız, elimiz ayağımız kirlenir, çamurlanır endişesini unutup bir çocuk saflığı ile toprağa dokunabildiysek onların sayesinde…
Kirlenirim endişesi biz şehir ahalisinin en büyük korkusu. İçimizdeki darlık, tahammülsüzlük biraz da ondan. Kirlenmek güzeldir, yıkarsın geçer. Ama insan işte korkular, endişeler yumağı. Deneyimin, açık düşüncenin önündeki en büyük engel, endişelerimiz. Onları araladıkça kendini gösteriyor hep orada duran. Belirgin oluyor.
Toprağı avuçlayınca bir yakınlık hissettim. Bir dostun elini tutmak gibi. Veysel Babanın benim sadık yârim kara topraktır demesine aşina oldum. Beton gibi soğuk değil, ılık, yumuşak, neredeyse hacimsiz, kütlesiz, bir varlığı yok gibi. Avucumda dağılıveren, tül gibi örten bir el.
Büyük örtücü, büyük eşitleyici. Konuksever. Herşeyi kabul eden, kendine dönüştüren, bir ev sahibi.
Toprak dediğimiz biziz diye düşündüm. Milyarlarca yıldır evrenin öğüttüğü, katman katman biriktirdiği biziz. Biziz dönüşen, biriken, dökülen, yenilen, biten, yağmur, kar olup düşen, tohum olup açan, fidan olup dikilen, çiçek açan, meyveye duran, kızaran, sulanan, çürüyen, kuruyan, tekrar toprağa dönen biziz.
Savaşlarda dökülen kanlar, toprağa düşen asker, kılıçla doğranıp can verenler, ırmaklara kapılan nazlı gelinler, cılız, takatsiz, ürkek, küskün çocuk yüzleri, kavuşamayan aşıkların elleri, taşa can veren, kalem tutan, demiri büken eller, ardında doyunca emziremediği bebeğini koyup giden hicranlı anneler, yolda kalan gezginler, vuslat edemeyen dervişler, tacını kaybeden mağlup şahlar, yenilen, katledilen şehzadeler, genç arzuya doymamış, yorgun, yaralı, yaşlı, mümin, kafir, dindar, düşkün, ayık, sarhoş, alim, cahil bedenler o bir avuç toprağın içinde. O bir avuç ılık toprağın içinde bütün insanlığın hikayesi, bizim hikayemiz. Bütün acılar, sevinçler, aşklar, hüzünler, zaferler, felaketler, ayrılıklar, neşeler, dertler, endişeler hepsi onun içinde…
Bir de baktım avucumda kendi yüzüm meğer parmaklarımın arasından kayıp dökülen de benmişim…
Bir cevap yazın