HAYATINIZA PALİNDROMİK BAKINCA NE GÖRÜYORSUNUZ?

22.02.2022’yi geride bıraktık. Bu palindromik bir tarihmiş. Dr. Mustafa Tekçe hocamız bunu tefekküre vesile kılmış, arifane gözlemlerini kendi engin hayat deneyiminden kesitlerle bizimle paylaşmış.

Başından ve sonundan aynı okunan sayılar, kelimeler palindromikmiş. Neresinden bakarsan, neresinden okursan aynı. Nasıl bakarsan aynı şekilde dönüyor sana. Hayatın senin aynan. Dışın içe, için dışa…

Geleceğimizi an içinde örüp duruyoruz düşüncelerimizle eylemlerimizle. O yüzden şikayet de hikayet de fuzuli. Her şey yerli yerinde, her şey yerli yerince. Ölçüsü, terazisi kendi içinde. Ayrıca tartıya, tartmaya ihtiyacı yok. Tesadüflere yer yok. uzun metrajlı bir film sahnesinde filmin sonunda herkes dengine, hak ettiğine kavuşuyor.   Senaryodaki hiç bir şey boşlukta kalmıyor. Tohum açılıyor, niyetler, düşünceler kendini doğuruyor. Ameller surete bürünüp karşımıza çıkıyor; kimi zaman geçit vermez yalçın bir kaya kimi zaman masmavi karası olmayan bir deniz.

Tekçe hocamız  dikkatimizi hayatın, evrenin bu palindromik, sonunda kendine, kendi cinsine dönen doğasına çekiyor.

Övdüğün de, yerdiğin de, sevdiğin de kovduğun da kendinsin unutma. Ne dersen, ne edersen ona göre eyle, yap, kıl. Kazarken boyun kadar kaz… Yaparken kendin için. Zerafetle, merhametle, şevkle, kemalatla…  Kendinin kıymetini bil…

Dr. Mustafa Tekçe
ABAD Blog'la paylaştı.
26.02.2022

HAYATINIZA  PALİNDROMİK BAKINCA

 

NE GÖRÜYORSUNUZ ?..

 

 

 

Değerli Dostlarım,

 

Bugün 22 Şubat 2022 yani yaziyla 22.02.2022 tersten okunduğunda da tarih aynı değişmiyor. yani 22022022.. buna çeşitli bilim dallarında   palindromi deniliyor.

Palindromik dizilim matematikte, edebiyatta, tarihte, coğrafyada olduğu kadar tıpta da özellikle DNA sarmalında hatta genlerimizde de karşımıza çıkmaya devam ediyor. Tabii en önemlisi de insan hayatında bazı anlar hatta düşünecek olursak tüm zamanlar palindromik olarak yaşanıyor.

Nasıl mı ?..

 

*

 

1988 yılında muayenehaneme gelen 45-50 yaşlarında iki adam, evlerinde annelerinin çok hasta olduğunu, getirilemeyecek durumda olduğunu bu nedenle annelerini muayene ve tedavi için ısrarla beni evlerine götürmek istiyorlardı.

O yıllarda zaten imkanlar kısıtlıydı. Bu nedenle pek çok evlere giderek  ağır hastaları tedavi ediyorduk. Şubat ayı ve soğuk bir kış günüydü. Muayenehanemde bekleyen hastalarım vardı. Onlara;

-eğer beklerseniz ancak hastalarımı bitirince sizinle gelebilirim.. dedim.

– “Doktor Bey biz bekleriz” dediler.

 

Muayenehanemde bekleyen hastaları bitirince onlarla çıktım. Arabayla çamurlu ve karlı yollardan geçip bir mahallede müstakil bir eve girdik. Avludan geçip büyük bir odaya girdik. Odanın tam ortasında bir yer yatağında yaşlı bir hanım hasta yatıyordu.  Muayene için yanına oturdum. Bilinci kapalı, ağrılı uyaranlara yanıtı olan genel durumu çok kötü, iyi bakılmamış, yatalak,  yatağı, çarşafları, kıyafeti çok kirli,  maalesef her tarafı kurtlanmış bir hastaydı. Yaklaşıp çok bakımsız olan bu zavallı hastayı üzülerek muayene ettim.

Yapılacak birşey kalmamış olan hasta artık son nefesini vermek üzereydi. Doğruldum.. elimi yıkamak üzere kalktım. Bitişik odada tüm aile toplanmıştı. İki tane 9-10 yaşlarında çocuk ta aralarındaydı. Evin gelini olan orta yaşlı bir hanım kahve yapayım deyince durdurdum.

Hastanın durumunun çok ağır olduğunu ve maalesef tıbben yapılacak birşeyin kalmadığını üzülerek söyledim. Bunun üzerine orta yaşlı hanım;

 

-” Çok yaşamaz değil mi doktor bey” diye sordu.

 

-Kızgınlıkla merak etme çok yaşamaz dedim.

 

*

2009 yılıydı.. soğuk karlı bir şubat günü muayenehaneme 30 yaşlarında iki genç geldi ve evde annelerinin çok hasta olduğunu gelemiyecek durumda olduğunu ifade ederek;

– “Hocam lütfen bizi kırmayın evimize gelerek annemize bakın” diye ısrarla rica ettiler.

Doğrusu artık hastalar için evlere nadiren gidiyordum. Ama gençlerin ısrarı karşısında hayır diyemedim.

– Muayenehanemdeki hastalarımı bitirinceye kadar beklerseniz giderim” dedim.

Saygıyla;

-” Tamam Hocam bekleriz” dediler.

 

Hastaları bitirince çantamı aldım. O iki genç beni arabalarıyla alarak bir mahallede müstakil bir evin kapısına getirdiler.

Evin kapısından içeri girerken;

– Ben bu eve daha önce gelmiştim dedim.

Gençler şaşkın şaşkın baktılar..

İçeri girdim. Avluyu geçip büyük bir odanın tam ortasında  yer yatağında bir hasta yatıyordu. Hastayı muayene için yanına iliştim. Eski bir hasta değildi. Diyabetik ketoasidoz komasıydı. Bir haftadır kötü bir şekilde bakımsız yatıyordu. Bilinci yarı kapalıydı. Ağrılı uyaranlara yanıtı vardı.

Ama bu sırada  bir genç hanım  etrafımda dönüyor sürekli beni izliyordu. Bir ara bana eğilerek kısık bir sesle;

 

-” Çok yaşamaz değil mi Hocam ” dedi.

 

Ellerimi yıkamak için kalktım. Bitişik odaya geçtim. Hepsi etrafımda toplandılar. Genç gelin hanıma;

– Bak kızım.. dedim.

– Ben bu eve yaklaşık 20 sene önce geldim. Odanın  ortasında aynı şekilde bir yatakta ölmek üzere olan bir hasta vardı.

Şimdi o yatakta yatan senin kaynanan bana aynı senin söylediğin cümleleri söyledi.

O gün o hasta öldü. Ama bugün bu hastayı elbirliğiyle iyileştirebiliriz. Bak o zaman 9- 10 yaşlarındaki çocuklar büyümüş birisi senin eşin olmuş, onlar o günü ve o günkü konuşmamı mutlaka hatırlayacaklar.

Allah uzun ömürler versin inşallah.. bir yirmi sene sonra da sana gelmeyeyim.. Palindromi zincirini artık kıralım dedim.

 

Gençlerden birisi atılarak;

– “Evet Hocam şimdi hatırladım. Rahmetli babam ve amcam sizi babaannem için getirmişlerdi. O gün babaannem ölmüştü. ”

 

Ev halkı nefesleri kesilerek bana bakıyordu..

Genç gelin hanım geldi elimi öperek;

-” Hocam sözlerim için çok özür dilerim” dedi.

 

Hastanın  tedavisini hemen başlattım.. bir hafta içinde tamamen iyileşti..

 

Dostlarım,

 

Kendi hayatımızda ruhumuzun sözcüsü olan vicdanımızın sesine her zaman kulak verelim. Onu işitelim. İyiliklerle dolu dolu, iyi insan olarak yaşayalım. Yapacağımız her kötü ya da iyi davranışın palindrom olarak bir süre sonra hayatımızda önümüze çıkacağını unutmayalım.

 

Bugün 22.02.2022 tarihi nasıl tersten de aynı palindromik ifade ise hayatı da öyle yaşayalım ki

Her anımız ne yönden  bakarsak bakalım hep dosdoğru ve muhsinlerden olsun inşallah…

Zira   ” Allah muhsinleri sever”…

 

Ne mutlu ahlâkı dürüst,  hayatı tertemiz,  palindromik olarak lekesiz yaşayanlara.. ne saadet o özü sözü bir, ne şekilde bakarsak bakalım muhteşem saf palindrom yüce yüreklere..

Dr. Mustafa Tekçe

Diğer Yazıları

YERYÜZÜNDE YALINAYAK

İçten dışa, dıştan içe; seferlerimiz... Yeni yılın ilk yazısı Leyla İpekçi'nin kaleminden. Dünya, bütün hikayemiz burada, yol arkadaşlığımız. Çıkıp gidemeyeceğimiz içimiz dışımız. Kimine cife, zindan, cehennem. Kimine cennet. Kimine ateş [...]

BENLİK KİBRİ; ÖĞRENMENİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL

Ben bilirim egosu. Bilmeyi kartvizite, unvana, diplomaya, sertifikaya sıkıştırmak.  Kendimizi bilmekten, varlığa faydalı olmaktan çok adımızdan söz ettirmek, unvan, itibar, makam için  öğrenmek. Leyla İpekçi öğrenmenin, bizi aslımızla sürekli irtibat [...]

ÖĞRENMEK KALPTEN KALBE GEÇİŞTİR

ABAD Blog'da Genç Bilgeler diye bir köşemiz var. Leyla İpekçi'nin iki yıl önce kaleme aldığı ama hala dün yazılmış gibi güncelliğini koruyan bu çok önemli yazı dizisinden derlenen kesitler işte [...]

ÇÜNKÜ HARFLERDE “İNSAN” SAKLIDIR

"Yazarken hep sevdiğimle beraber olmak için yazarım. Aşk duygumun tecellisi bu yüzden yazmakla zuhur eder. Yıllar içerisinde dünyaya, hayata ve insanlığa dair en dip manâları hep kalemimin ucundan sayfalarıma indirdikçe [...]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir