Ölümün ak toprağına alnı ak akıtmalı, gök kanatlı bir atın yiğitliğiyle, yüz sürmek nasip olacak mı ?
Bir göğerçin kanadıyla, er atıyla gökyüzüne uruc eder. Er gök kapısında kuşanır kurt soyunu. Eleğimsağma altında söylenmiş sevda türküleri , yiğitlik soylamaları, kadim esatirler , ak bir yolda ilerlemenin nişanıdır.
Kök kalıkta yankılanan Hu sadası, gök yolunda da yankılanırken yeryüzüne uruc eden göğerçinlerin kökşin rengi taşıyan kanatları ,gök çığrısını yeniden döndürüyor.
”Ya Hakk, Ya Hakk, Ya Hakk ”
Arş kapısında duran, alnı ak akıtmalı , gök kanatlı at, Hz. Peygamberin atı Burak gibi, yiğitler serdarı, Hz.Ali’nin atı Düldül gibi.
Ferşten, arşı izleyen bir alp eren var, o atı da gören bir tek o..
“ Arı sudan abdest aldılar, ak alınların yire kodılar, iki rekat namaz kıldılar. Adı Görklü Muhammed’e salavat getürdiler“ deyu soylayan Dedem Korkut destanı bir hilal şavkıyla , bu yiğidin başında tolgalanırken yiğit, sağ elini sol döşüne götürüp adı görklü Muhammed’ e salavat getirdi. İki rekat namaz kıldı, Allah’a niyaz eyledi.
Kaldırıp başını baktı ki at hala orada. Sırlı bir hicabın içinde at, gök kanatlarını temir kavağın üzerine serdi. İpek bir yorgana sarınan , en huzurlu uykusunu uyuyan bir balaca gibi mütebessim olan temir kavağın göğsünden bir yaruk açıldı. Gök Yaruktan elinde kopuzuyla ağ sakallı bir eren aylanu aylanu eşiğe kadar geldi. Bu ozanların piri Aydın Atay’dı.
Aydın Ata “kanden mekana yolculuk yapan “ ruhuyla , bu at ile biliş oldu. Ruhları aşinaydı.
“Yiğit yiğidin yoldaşı
At yiğidin kardaşı “
Kopuzundan turna tüyü sarkan Aydın Ata’nın eteğinin ucunda göğerçinler hu sadasıyla cem oldu. Erenler gibi saf saf dizilen bu göğerçinlerin, tevhid nişanesi olan Hu, hu, hu sadaları kopuzun tellerinde, devr-i daim eden felek gibi ulvi bir serencama büründü.
Aydın Ata turna tüyü sarkan , bir atın tüyünden içek yapılan kopuzuyla ayıttı, kopuzundan soylananlar bu gök kanatlı ata bir güzellemeydi.
“Yüzin nurdan yaratmış közi gevherdin irmiş
İrinleri la’ldin tişi dürdin irdi ya
(Yüzünü nurdan yaratmış gözü mücevherden imiş
Dudakları kırmızı yakuttan dişi inciden idi ya )
Başı anıng incüdin kulakları akikdin
Dudağı anıng zeberced dişi mercan irdi ya
(Başı onun inciden kulakları akikten
Dudağı onun zeberced dişi mercan idi ya)
Uçası çin yakutdın süngekleri zümürrüd
İti anıng zağferan içi anıng anber irdi ya
(Sırtı tamamıyla yakuttan kemikleri zümrüt
Eti onun safran içi anber idi ya)
Tügi anıng yupardın yal kuyrugı reyhandın
Ayakları gevherdin sim altun irdi ya
(Tüyü onun miskten yelesi, kuyruğu reyhandan
Ayakları mücevherden gümüş, altın idi ya )
Gözleri ulduz ulduz bir şavkla yanan Aydın Ata güzellemesini bitirirken, alp eren sırlı bir hicabın altında seyre çıkan bu güzellerin efsununa kapılmıştı.
Görklü Allah’ın bergüzarı olan bu demde bir görünüp, bir kaybolan yıldızların ve bu göğün altında ay mı batmıştı gün mü doğmuştu anlayamamıştı..
Ezel şivesiyle var olan varlıkların iki aşina olan bu ruhun visaliydi.
Sırlı hicap kalktı. Alp eren temir kavağın bir yuva sinesi gibi olan oyuğunda ,uyuya kalmıştı..
Uyandı,baş ucunda turna tüylü bir kopuz, gördüğü bir düştü. Gök yaruğun eşiğinde sırlı bir düş.
Zahirde, bir ulunun nefesiyle kutlanış..
Dünya şekilsiz bir yığınken , ne toprak,ne su,ne ateş, birbirinden seçilmeden ve mükevvenat henüz tasavvur ve yaradılış teknesinde yoğrulmadan,sen vardın.Ve ben hep başım kapının eşiğinde ,senin hayranın olarak aşk rüyaları görürdüm.Gelip geçerken yüzüme değen eteklerinin temasıyla gözlerimi açtığım zaman , bugünkü sesinin aynı olan o eşsiz sesinle:
-Henüz vakit tamam olmadı, uyu sevgilim uyu derdin. Ve ben ne zaman uyuduğumu, ne zaman uyandığımı bilmeden ,göğü buluttan, denizi damladan seçmeden ,iyilik, kötülük, güzellik, çirkinlik acı ve tatlı davet olundukları kalıplara mal olmadan , işte bu mest ve habersiz vücut , bir devrin kucağına teslim edile edile bugüne yetti.
Samiha Ayverdi- Yusufcuk syf. 34
Beyitler-Hakim Süleyman Ata ya aittir. Miracname den..
Bir cevap yazın