GÖK YARUĞUN EŞİĞİNDE BİR DÜŞ

Cansu Coşkun bir düşü anlatıyor coşkun harflerle. Dünya’nın şekilsiz bir yığın olduğu, ne toprak, ne su, ne ateşin henüz birbirinden seçilmediği, evrenin henüz hayale gelmediği, yaradılış teknesinde yoğrulmadığı zamanlarda görülmüş bir düş. Sadece O’nun olduğu ve henüz ol demediği, hiç bir şeyin belirmediği, hiç bir şeye bir ad verilmediği zamansız zamanlarda görülmüş bir düş sanki.  El an kema kan. Şimdide ve her anda görülüp duran bir düş.

 Yazılmamış, söylenmiş bir yazı, sağanak yağmur gibi gök gürülder gibi. Bir ses değiyor kulağımıza, destansı bir ses, esatirler çağından…

At Türk’e gökten inmiştir. Burak olup Kudüs’e Düldül olup Nehrevan’a koşmuştur. Sonra cihana sürülmüş gittiği yerlere adı görklü peygamberin ismini götürmüştür.

İçinden dört nala yağız atların, yalınkılıç alplerin bir yıldırım gibi  geçtiği bir yazı. Nereye mi? Bir düşe, belki Kızılelma’ya…

Cansu Coşkun
ABAD Blog için yazdı.
05.01.2021

Ölümün ak toprağına alnı ak akıtmalı, gök kanatlı bir atın yiğitliğiyle, yüz sürmek nasip olacak mı ?

Bir göğerçin kanadıyla, er atıyla gökyüzüne uruc eder. Er gök kapısında kuşanır kurt soyunu. Eleğimsağma altında söylenmiş sevda türküleri , yiğitlik soylamaları, kadim esatirler , ak bir yolda ilerlemenin nişanıdır.

Kök kalıkta yankılanan  Hu sadası, gök yolunda da yankılanırken yeryüzüne uruc eden  göğerçinlerin kökşin rengi taşıyan kanatları ,gök çığrısını yeniden döndürüyor.

”Ya Hakk, Ya Hakk, Ya Hakk ”

Arş kapısında duran, alnı ak akıtmalı , gök kanatlı at, Hz. Peygamberin atı Burak gibi, yiğitler serdarı, Hz.Ali’nin atı Düldül gibi.

Ferşten, arşı izleyen bir alp eren var, o atı da gören bir tek o..

“ Arı sudan abdest aldılar, ak alınların yire kodılar, iki rekat namaz kıldılar. Adı Görklü Muhammed’e  salavat getürdiler“ deyu soylayan Dedem Korkut destanı bir hilal şavkıyla , bu yiğidin başında tolgalanırken yiğit, sağ elini sol döşüne  götürüp adı görklü Muhammed’ e salavat getirdi. İki rekat namaz kıldı, Allah’a niyaz eyledi.

Kaldırıp başını baktı ki at hala orada. Sırlı bir hicabın içinde at, gök kanatlarını temir kavağın üzerine serdi. İpek bir yorgana sarınan , en huzurlu uykusunu uyuyan bir balaca gibi mütebessim olan temir kavağın göğsünden bir yaruk açıldı. Gök Yaruktan elinde kopuzuyla ağ sakallı bir eren aylanu aylanu eşiğe kadar geldi. Bu ozanların piri Aydın Atay’dı.

Aydın Ata “kanden mekana yolculuk yapan “ ruhuyla , bu at ile biliş oldu. Ruhları aşinaydı.

“Yiğit yiğidin yoldaşı

   At yiğidin kardaşı “

Kopuzundan turna tüyü sarkan Aydın Ata’nın  eteğinin ucunda  göğerçinler hu sadasıyla cem oldu. Erenler gibi saf saf dizilen bu göğerçinlerin, tevhid nişanesi olan Hu, hu, hu sadaları  kopuzun tellerinde, devr-i daim eden felek gibi ulvi bir serencama büründü.

Aydın Ata turna tüyü sarkan , bir atın tüyünden içek yapılan kopuzuyla ayıttı, kopuzundan soylananlar bu gök kanatlı ata bir güzellemeydi.

“Yüzin nurdan yaratmış közi gevherdin irmiş

İrinleri la’ldin tişi dürdin irdi ya

(Yüzünü nurdan yaratmış gözü mücevherden imiş

Dudakları kırmızı yakuttan dişi inciden idi ya ) 

Başı anıng incüdin kulakları akikdin

Dudağı anıng zeberced dişi mercan irdi ya

(Başı onun inciden  kulakları akikten

Dudağı onun zeberced dişi mercan idi ya) 

 

Uçası çin yakutdın süngekleri zümürrüd

İti anıng zağferan içi anıng anber irdi ya

(Sırtı tamamıyla yakuttan kemikleri zümrüt

Eti onun safran içi anber idi ya) 

Tügi anıng yupardın yal kuyrugı reyhandın

Ayakları gevherdin sim altun irdi ya

(Tüyü onun miskten yelesi, kuyruğu reyhandan

Ayakları mücevherden gümüş, altın idi ya ) 

Gözleri ulduz ulduz bir şavkla yanan  Aydın Ata güzellemesini bitirirken, alp  eren sırlı bir hicabın altında seyre  çıkan bu güzellerin efsununa kapılmıştı.

Görklü Allah’ın bergüzarı olan bu demde bir görünüp, bir kaybolan yıldızların ve bu göğün altında ay mı batmıştı gün mü doğmuştu anlayamamıştı..

Ezel şivesiyle var olan varlıkların iki aşina olan bu ruhun visaliydi.

Sırlı hicap kalktı. Alp eren temir kavağın bir yuva sinesi gibi olan oyuğunda ,uyuya kalmıştı..

Uyandı,baş ucunda turna tüylü bir kopuz, gördüğü bir düştü. Gök yaruğun eşiğinde sırlı bir düş.

Zahirde, bir ulunun nefesiyle kutlanış..

Dünya şekilsiz bir yığınken , ne toprak,ne su,ne ateş, birbirinden seçilmeden ve mükevvenat  henüz tasavvur ve yaradılış teknesinde yoğrulmadan,sen vardın.Ve ben hep başım kapının eşiğinde ,senin hayranın olarak aşk rüyaları görürdüm.Gelip geçerken yüzüme değen eteklerinin temasıyla gözlerimi açtığım zaman , bugünkü sesinin aynı olan o eşsiz sesinle:

 -Henüz vakit tamam olmadı, uyu sevgilim uyu derdin. Ve ben ne zaman uyuduğumu, ne zaman uyandığımı bilmeden ,göğü buluttan, denizi damladan seçmeden ,iyilik, kötülük, güzellik, çirkinlik acı ve tatlı davet olundukları kalıplara mal olmadan , işte bu mest ve habersiz vücut , bir devrin kucağına teslim edile edile bugüne yetti.

Samiha Ayverdi- Yusufcuk syf. 34

 

Beyitler-Hakim Süleyman Ata ya aittir. Miracname den..

Diğer Yazıları

YERYÜZÜNDE YALINAYAK

İçten dışa, dıştan içe; seferlerimiz... Yeni yılın ilk yazısı Leyla İpekçi'nin kaleminden. Dünya, bütün hikayemiz burada, yol arkadaşlığımız. Çıkıp gidemeyeceğimiz içimiz dışımız. Kimine cife, zindan, cehennem. Kimine cennet. Kimine ateş [...]

BENLİK KİBRİ; ÖĞRENMENİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL

Ben bilirim egosu. Bilmeyi kartvizite, unvana, diplomaya, sertifikaya sıkıştırmak.  Kendimizi bilmekten, varlığa faydalı olmaktan çok adımızdan söz ettirmek, unvan, itibar, makam için  öğrenmek. Leyla İpekçi öğrenmenin, bizi aslımızla sürekli irtibat [...]

ÖĞRENMEK KALPTEN KALBE GEÇİŞTİR

ABAD Blog'da Genç Bilgeler diye bir köşemiz var. Leyla İpekçi'nin iki yıl önce kaleme aldığı ama hala dün yazılmış gibi güncelliğini koruyan bu çok önemli yazı dizisinden derlenen kesitler işte [...]

ÇÜNKÜ HARFLERDE “İNSAN” SAKLIDIR

"Yazarken hep sevdiğimle beraber olmak için yazarım. Aşk duygumun tecellisi bu yüzden yazmakla zuhur eder. Yıllar içerisinde dünyaya, hayata ve insanlığa dair en dip manâları hep kalemimin ucundan sayfalarıma indirdikçe [...]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir