ANTEPLİ MEHMET AMCA…

Editörün gördüğü...
22.03.2022

Kaynaklar sınırlı ihtiyaçlar sınırsız, modern iktisadın ilahiyatı buradan başlıyor. İşin aslı ne kaynaklar sınırlı ne de ihtiyaçlar sınırsız. Kanaat bitmez tükenmez bir hazinedir, kanaat gibi devlet olmaz desek, korkma bitmez bereketi içindedir desek, her çok azdan olur, azla yetinmeyen çoğu bulamaz, damlaya damlaya göl olur, bakmaya bakmaya el olur, hazıra dağ dayanmaz, karun malı olsa israfa yetmez desek bizim iktisatçılar burun kıvırır. Oysa sürdürülebilir, döngüsel ekonomi laflarını duyunca hafiften kulak kesilirler muhakkak.
Artık hiçbir eşya tek kullanımlık değil, ömrü uzuyor, farklı seviyelerde farklı ihtiyaçlara hizmet ediyor.

Gaziantepli Mehmet Tekerlek amcanın yaptıklarını duyunca yazmadan edemedik. Yıllardır iğne ile kuyu kazmış, Ferhat’ın gürzü gibi hep aynı taşa vurmuş sonunda kendi suyunu oradan çıkarmış. Milli Meclisimiz Mehmet amcayı üstün hizmet ödülü ile taltif etmiş. İşte bu bir tasdik değil midir?
Mehmet amca döngüsel ekonomi üzerine okumuş mudur bilmem ama yıllardır lokantaların artık yemeklerini toplayıp fakire fukaraya taşırmış. Çöpe gidecek, hizmetini tamamlayamadan, faydasını sonuna kadar götürememiş, hakkı verilmemiş pirinci, bulguru, fasulyeyi artık Allah ne verdi ise toplayıp ihtiyaç sahiplerine götürürmüş insan kursağına kavuştururmuş, “Topla dağıt dinsin ağıt” sloganı ile bu yolda 1 araba 4 de motor eskitmiş Mehmet Amca. Evlenmemiş, çoluk çocuğu olmamış ama Antep’in fukarası onu baba bilmiş, yoluna çıkıp biz senin getirdiklerinle büyüdük diyenler olmuş.

Sözü uzatmayalım, kıssadan hisse kapalım; demek ki büyük fikirlere, binalara, unvanlara, sunumlara, yönetim kurullarına, tanıtım reklam harcamalarına ihtiyaç duymadan da iyilik yapılabilirmiş. Demek ki fark etmediğimiz, basıp geçtiğimiz yerlerde, iyi niyetlerde, samimiyette gizliymiş insan olmanın tohumu.

Diğer Yazıları

YERYÜZÜNDE YALINAYAK

İçten dışa, dıştan içe; seferlerimiz... Yeni yılın ilk yazısı Leyla İpekçi'nin kaleminden. Dünya, bütün hikayemiz burada, yol arkadaşlığımız. Çıkıp gidemeyeceğimiz içimiz dışımız. Kimine cife, zindan, cehennem. Kimine cennet. Kimine ateş [...]

BENLİK KİBRİ; ÖĞRENMENİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL

Ben bilirim egosu. Bilmeyi kartvizite, unvana, diplomaya, sertifikaya sıkıştırmak.  Kendimizi bilmekten, varlığa faydalı olmaktan çok adımızdan söz ettirmek, unvan, itibar, makam için  öğrenmek. Leyla İpekçi öğrenmenin, bizi aslımızla sürekli irtibat [...]

ÖĞRENMEK KALPTEN KALBE GEÇİŞTİR

ABAD Blog'da Genç Bilgeler diye bir köşemiz var. Leyla İpekçi'nin iki yıl önce kaleme aldığı ama hala dün yazılmış gibi güncelliğini koruyan bu çok önemli yazı dizisinden derlenen kesitler işte [...]

ÇÜNKÜ HARFLERDE “İNSAN” SAKLIDIR

"Yazarken hep sevdiğimle beraber olmak için yazarım. Aşk duygumun tecellisi bu yüzden yazmakla zuhur eder. Yıllar içerisinde dünyaya, hayata ve insanlığa dair en dip manâları hep kalemimin ucundan sayfalarıma indirdikçe [...]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir