
Havada Turna Sesi Var
Hazret-i Şâh’ın avâzı, Turna derler bir kuştadır. Sesini Hazreti Ali Efendimizin verdiğine inanılan turnanın özel bir nefes borusu olduğundan sesi kilometrelerce uzaktan işitilir. Yüksek, berrak, derinden, içli, hüzünlü ve dokunaklı bir sesi vardır.
Turna ölümsüzlüğü anlatır. Sürekli bir devri, yolculuğu anlatır. Huma’nın, simurgun, ankanın kardeşidir. Leylekler gibi soğuk ülkelerden sıcak ülkelere, karalardan denizlere uçup durur. Yemen illerinden gelir, haber getirir. Ağzında şekerle hurmasıyla gittiği yerlere bolluk bereket götürür.
Çok güzeldir Turna. Boynu zarif, bacakları uzun, başı siyah, zülüfleri beyazdır. Gözlerine bakmaya doyulmaz. Turna gözü saflığı duruluğu anlatır.
Uçuşları görülesidir. Kafile halinde, kılavuzun ardı sıra, V şeklinde, düzen içinde uçarlar. Uçarken döne döne pervaz vururlar, devri daim ederler. Gökte semaha dururlar. Zayıfı, hastayı, kanadı kırık olanı gözetirler. Yarı yolda bırakmazlar.
Turna su kenarında yaşar, sevgilisi için günde iki kez dans eder. Özellikle vuslat zamanlarındaki dansı görülmeye değerdir. Turna semahı turnanın bu dansından ilham almıştır ve cemi anlatır. Kanadını yer ve göğe doğru açan Turna semah ederken bu ikisini kendinde birleştirir. Dönerken havalanıp semaya yükselir.
Turna kuşu insan ruhludur. Sevmeyi sevilmeyi bilir. Sevgilinin servi boyu ondadır. İkrarlı kuşlardır, eşine sadıktır. Bir gün eşini vururlarsa ya da eşlerden biri erken giderse diğeri de yaşamaz kendini deryaya bırakıverir.
Bir gün eşinden ayrı düşen yaralı turnanın kanadını sararlar. Kanadı kırık turna uçamaz. Eşi onun etrafında uçar, birlikte uçmak, dans etmek ister. Ne yaparsa eşini bir türlü ayağa kaldıramaz. Bunun üzerine yükselir ve kendini evin önünde yanan tandıra bırakıp intihar eder. Eşini kaybeden turna divane gezer. Kanadını toprağa sürüp başına vurur, Harput kültüründe “gamlı yaslı turna” gibi gezene “toprak başına” derler.
Bu yüzden turnaya kıyılmaz, yuvası bozulmaz. Turna vuran zalim avcı asla iflah olmaz.
Hürriyete düşkündür Turnalar. Muhannete, namerde el açmaz. Rahata, üç kuruşa tenezzül etmez, gerekirse gurbete düşer, uzak diyarlara uçar.
Allı Turnam Bizim Ele Varırsan
Haberci kuştur turna, haber getirir götürür. Bazan firkatli firkatli inler, dertli aşıkların sinesini doğrar, para pare eder. Dertlinin, hastaların, gurbette kalanların, gariplerin, sıladan haber bekleyenlerin yoldaşıdır. Katar katar giden turnalar dertlinin halinden anlar, sılada bekleyen yâre ahvali bildirirler.
Bir çift turna dala konduysa bir aşıktan haber sormak içindir. Yoksa turna kuşu durmaz uçar. Devreder bu fena darını, Medine’ye gider Fatma Ana’ya varır, Bağdat diyarına uğrar, Necef deryasına yüz sürer, Kerbela’da şehitler serdarını görür, Yemen illerinde Veysel Karani ile birlikte gezer, erenlerin ceminde kırkların darına durur.
Turnalar haber götürür. Bazen gurbette kalmış bir aşığın dilinden Anadolu’yu baştan başa kat eder. Şucaeddin Veli’ye, Battal Gazi’ye uğrar, Yunus Emre’nin türbesine kanat gerer, Hacı Bayram’a varır, Hacı Bektaş divanına durup mübarek nurundan derer, Hazreti Mevlana’ya yetişip Mesnevisinden sayfalar okur, Sivas illerinde Şemsi Sivasi müridlerinden, Veysel Baba aşıklarından haber sorar, Erzurum’da İbrahim Hakkı’dan, Sümmani’den, Şenliki Baba’dan, Bağdat’ta Geylani’den, Kudüs’ten geçerler ve nihayet Medine’de Ravza’da Resulü Ekrem’i görüp aşığın selamını götürürler.
Van’da Erçek Gölü’ne, Ankara’da Nallıhan’a turna gelir diyorlar bahar gelse gidip görsek keşke.
Bir yanıt yazın