İlk Nazar
Sünbül Efendi’ye “sünbül” lakabının verilmesi, üstadı Cemal Halveti’ye intisabına dayanıyor. Sünbül Efendi’nin arkadaşlarından biri Cemal Halveti’nin daima meclislerine devam edermiş. Bu durum Sünbül Efendi’nin dikkatini çekmiş, arkadaşına bu sufide ne bulursun deyip inkara yönelmiş.
Yine bir gün Sünbül Efendi bu arkadaşı ile gezerken, Cemal Halveti’yle karşılaşmışlar. Bu rastlantı sırasında Cemal Halveti Yusuf Sinan’a nazar eylemiş, bu vesileyle Cemal Halveti’nin dergahına varmış Sünbül Efendi. Yusuf Sinan, Cemal Halveti’nin huzurunda iken, Cemal Halveti ona,
“Kabiliyeti olan talibi, ister istemez mürşidine kavuştururlar,” deyip, Sünbül Efendi’nin yüzüne bakmış. Gözleri birbirine temas edince Sünbül Efendi’de bir vecd hali hasıl olmuş. Cemal Halveti, “Münkirimin sünbül hatlı feracesini getirin, kendi elimle giydireyim,” buyurunca, Sünbül Efendi inkârından pişman olmuş, şeyhinin elini öpüp yola çıkmış. bu olaydan sonra Yusuf Sinan’ın adı artık Sünbül Sinan olarak anılmış.
Taşan Kuyu
İntisabı gecesi Sünbül Efendi rüyasında, kalabalık halkın bir kuyunun başında toplanmış olup gâh kova gâh kap ile su içmeye çalıştıklarını görmüş. Sünbül Efendi de bu kuyunun yanına yaklaşıp su içmeye çalıştığında kuyudaki su dışarı taşmış, Sünbül Efendi de bu sudan nasip almış. Rüyasının tabiri için şeyhine vardığı zaman, Cemal Halveti,
“ A benim Sünbülüm, seyr ü sülük yolunda ilahi feyzi riyazat, gayret ve çalışmak ile elde ederler, sen buna pek kolay vâsıl olacağın halde, niçin mevcûd olanı ortaya çıkarmıyorsun?” demiş. Bunun üzerine Sünbül Efendi mücahede ve riyazat ile meşgul olmaya başlamış. Hazreti Sünbülün sülûku üç yıl sürmüş, ardından hilafet verilip Mısır’a gönderilmiş. Şeyhi buyurmuş ki,
“Başkalarının kırk yılda ulaşacakları hedefe, Sünbül Halife kısa bir zamanda erdi. Cemal Halveti’nin vefatından sonra dört yüz müridiyle birlikte İstanbul’a dönen Sünbül Efendi, Kocamustafapaşa zaviyesinde irşadına devam etmiş. Sünbül Efendi otuz üç sene seccadede oturmuşlar.
Sultana Görünen Aslanlar
Sünbül Efendi’nin seccadede bulunduğu sıralarda pek gazaplı olan Sultan Selim, zaviyeyi inşa ettiren Koca Mustafa Paşa’yı günahsız olduğu halde katledip, camiyi de yıktırma emri vermiş, bunun için adamlar tutmuş, lakin, camiyi ve zaviyeyi yıkmak için gelenler Sünbül Efendi’nin muhabbetine karşı bu işi yapamamış ve geri dönmüşler. Bunun üzerine Sultan Selim bizzat kendisi zaviyeye gelmiş. Sünbül Efendi ve bütün müridleri bir yere toplanmış, aralarında siyah imame ve asalarla padişahı beklermiş. Padişah ile Sünbül Sinan karşılaştıkları vakit, Sultan Selim Sünbül Efendi’ye samur bir kürk hediye edip, dua niyazıyla geri dönmüş. Bu hadiseye şaşıran saray erkanı, padişaha,
“Sultanım, yaptığınız iş niyetinizin tam tersi oldu, hikmeti nedir?”, diye sorduklarında padişah, “ Siz görmediniz mi? Şeyhin iki yanında iki arslan ve üzerlerinde iki uzun boylu adam var idi, bunların karşısında mahcub oldum,” demiş.
Sünbül Efendi’nin kabri, Fındıkzade’ye on dakikalık yürüme mesafesinde olan Kocamustafa Paşa Camii’nin avlusunda bulunuyor.
Kaynaklar
https://islamansiklopedisi.org.tr/sunbul-sinan
http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/sunbul-seyh-yusuf-sunbul-sinan
Tatcı, M. ,Yıldız, M., Şen, Y. (2017), Erenler Kitabı/Tezkiretü’l Has (1.Baskı), İstanbul: H Yayınları
Bir cevap yazın