Maske, temizlik ve mesafe hayatlarımızın ayrılmaz parçası haline geldi.Otobüste, metroda, çarşıda, pazarda sürekli tetikteyiz. Belli ki Covit tacından ve şöhretinden memnun, insan türüyle bir süre daha vakit geçirmeye niyetli. Covit’in en etkili terbiyesinin aşıdan geçtiği tartışılmaz. Kuzguna yavrusu hoş gelirmiş herkesin aşısı kendine güzel, en iyi ve en etkili. Dünyada herkes yeni ve farklı ülkelerde üretilen aşıları ve özelliklerini sıklıkla konuşup duruyor. Kiminin antikoru bol kiminin az. Aşı havanında daha çok su dövülür. Biz değişmez gündemimize gelelim. Kültür…
Bize iki asırdır her bela “batıdan” gelir. Bu kez doğudan geldi. İşin aslı küreselleştikçe aslında köşeli değil yuvarlak olduğu daha iyi anlaşılan dünyamızda yönlerin de pek ehemmiyeti kalmadı. Şeş cihet dürülüp bir ekrana sığıverdi. Dış yüzüne o sızar içinde ne var ise demiş büyükler. Biz de kültüre ve topluma bir organizma gibi bakıyoruz. Türk kültürü üzerine yorum yapan işin “uzmanları” yıllardır, toplumumuzda bir kültür erozyonu olduğunu ifade edip durmakta. Bakmayın milli kültür meselemizin ağızlarda bir asırdır sakız olduğuna çoğu zaman saman alevi gibi bir parlar söner. Bu olaya tıbbi bir bakış açısı ile kültür enfeksiyonu da denilebilir. Nasıl vücuda dışarıdan giren yabancı ve zararlı mikro organizmalar enfeksiyon yapıyorsa, bir toplumun bünyesine uyumlu olmayan, “yabancı ve zararlı” unsurlarda o toplumda kültür enfeksiyonu yapabilir. Bir kişide başlamış bir enfeksiyon mevcut ilaçlarla tedavi edilebilir ama toplumu bu enfeksiyondan korumanın en etkili yolu şüphesiz aşılamadır. Aşılama yapılarak insanlarda koruyucu hücrelerinden antikor denilen maddelerin üretilmesi sağlanarak bir savunma hattı oluşturulur. Toplumdaki insanların büyük çoğunluğu aşılanırsa bu enfeksiyonun insanı hastalandırmasına ve dolayısıyla topluma yayılmasına engel olunur.
Bir yanıt yazın